Yaşam Kalitesi, Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi ve Üniversite Yaşamı

Upuzun zamandır kafamı yorduğum ve üstüne upuzun sohbetler ettiğim bir konu olan yaşam kalitesinden artık size de bahsetmek istiyorum. Instagram üzerinden oldukça fazla mesaj alıyorum ve fark ediyorum ki aslında pek çok soru ve sorunun temelinde öğrencilerin yaşam kalitesine önem vermemesi yatıyor. O zaman hadi biraz bu kavramdan ve üniversite yaşamında elimizde olan imkanlarla yaşam kalitesini nasıl artırabileceğimizden bahsedelim.

Yaşam kalitesi demek aldığımız her nefesi ne kadar kaliteli değerlendirebildiğimiz demek. Ne kadar sağlıklıysak, ne kadar emniyet içindeysek, ne kadar sağlıklı arkadaşlıklarımız varsa, ne kadar yaptığımız işler içimize huzur sağlıyorsa aslında o kadar kaliteli bir yaşam yaşıyoruz demektir. Bunu daha iyi anlamak içinse Maslow’un Hiyerarşisinden bahsetmek gerekiyor.

Maslowun-İhtiyaçlar-Hiyerarşisi

Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisini mutlaka daha önce bir yerlerde duymuşsunuzdur. Aslında her insanın belirli bir hiyerarşiye dayanan bir takım ihtiyaçları var. Yani karnımız açken veya ciddi problemlerimiz varken derslere yoğunlaşamıyor olmamız aslında bu hiyerarşide alttaki bir basamak tamamen tamamlanmadan bir üst basamaya geçemiyor olmamız ile ilgili. Fizyolojik, güvenlik ve sevgi ihtiyaçları karşılanmadan, başarılı olmak bizi motive edemiyor. Neden? Çünkü henüz o aşamada değiliz. E peki o zaman ne yapacağız?

  • Öncelikle her insanın kendi hayatını yaşadığını, kendi zaman diliminde ve kendi yarışında olduğunu kabul edeceğiz. Kimseyle yarışmaya gerek yok. Bizi mutlu edecek şeyi keşfetmek ve bunun peşinden gitmek inanın başkalarının hayatlarına özenip boş hayaller kurmaktan çok daha tatmin edici.
  • İhtiyaçlarımızı bir öncelik sırasına koyup teker teker ele alacağız. Yani sağlıklı beslenemiyorsak ve uyku problemimiz varsa önce bunu ele alacağız. Neden? Çünkü  fizyolojik ihtiyaçları çözmeden esas ulaşmak istediğimiz basamak olan son basamağa ulaşmamız mümkün değil.
  • Fizyolojik ihtiyaçları bir düzene oturtup eksikleri giderdikçe enerjinizin arttığını hissedeceksiniz ama durun dahası var. Aile problemleri varsa, arkadaşlarla ilgili sıkıntı çekiyorsak veya genel olarak insan ilişkilerimiz sıkıntılıysa yine istediğimiz noktadan çok uzaktayız. O zaman bunları halletmek için zaman ve enerji harcamalıyız. Biliyorum yazarken çok kolaymış gibi geliyor ama önünüzde upuzun bir hayat var ve 5 yıl sonra istediğin yerde olmak için şimdiden hayat kaliteni artırmak için çalışmaya başlamalısı.
  • Basamaklarda yavaş yavaş yukarı çıktıkça enerjiniz değişecek, özgüveniniz artacak ve o sürekli bastıran üşengeçlik duygusu giderek azalacak. Ara sıra darbe de alabiliriz ama unutmamak gerek ki herkesin ihtiyacı herkesin savaşı başka. Sizin o çok özendiğiniz hayatı yaşayan kişi belki de çok ciddi başka problemlerle boğuşuyor. O yüzden içsel enerji gibi kıymetli bir şeyi başkalarını bu şekilde düşünmeye harcamamak gerek.
  • Bizim ulaşmak istediğimiz son basamak kendini gerçekleştirmek. Peki bu ne demek? Olaya felsefi bir bakış açısıyla yaklaşırsak hepimizin hayata bir geliş amacı var. O amacı keşfedip buna uygun davrandıkça daha pozitif hissediyoruz ve anın tadını daha kolay çıkarabiliyoruz. Kimisi üreterek mutlu olur, kimisi başkalarının hayatlarına dokunarak, kimisi insanlığa keşifler sunarak, kimisi kendine ve iç huzuruna yönelerek, kimisi ise insanlarla etkileşimde bulunarak. Sizi mutlu eden şeyi keşfetmek için önünüzde çok zamanınız var ama denemeye erkenden başlamakta fayda var. Hani o gazetelerin hafta sonu eklerinde mühendisliği bıraktı ve fırıncı oldu haberleri var ya işte onlar kendini nasıl gerçekleştireceğini toplum içinde saygın bir meslek edindikten sonra keşfeden kişiler. Yani mühendis olmuş ama ruhu mutfakta rahatlıyor, başkaları için mutfakta bir şeyler üretince tatmin oluyor ve enerjisi artıyor diye kimseyi suçlayamayız ki. İnsan mutsuz bir mühendis olacağına mutlu bir fırıncı olsun zaten 🙂
  • Hobiler, tutkular, ilgi alanları zaten hep bu kendini gerçekleştirme kavramı ile ilgili. Neden hobi ediniyoruz? Hiç para almadan hatta üstüne para vererek bize keyif veren ve zamanın nasıl geçtiğini unutturan şeyler için. Hah işte o zamanın nasıl geçtiğini anlamadım dediğimiz zamanlar aslında yaşamımızın en kaliteli olduğu anlar. Bu yüzden başkasının hayatı sumrumuzda olmamalı ve kendimizle ilgilenmeliyiz çünkü ben okumaya bayılıyorum ama sen film izlerken kendinden geçiyorsun belki. Bu fark doğal, bu fark güzel.
  • Son bir nokta da para yaşam kalitesini dolaylı yoldan etkilese de doğrudan etkilemeyecek bir şey. Üniversitede maddi imkanlar kısıtlı bile olsa sosyal imkanlar fazla. Bir de kendine bir şeyler katmak isteyen üniversite öğrencilerine herkes yardımcı olmak ister. Önünüzde kocaman bir hayat var ve üniversite kendinize en kolay ve yoğun şekilde yatırım yapabileceğiniz bir yer. Hayatın tadını tabi ki çıkarın ama üniversiteden sonraki hayatınızın çok daha uzun olacağını da sakın unutmayın 😉

Sevgiler,

Ayça K.

1 Yorum

Yorumda Bulun!

Lütfen yorumunu girin!
Lütfen adınızı buraya girin